Mutluluk denen şeyin geçici dünya heva, heves ve güzelliklerinden aranması kadar aldatıcı bir durum yoktur. Çünkü dünya güzellikleri elde edilince heves biter ya da elde etmeyi istediğin daha güzel şeyler ortaya çıkar. Göz gördüğüne aldanır. Bu süreç uzat gider.
Taki bir süre sonra tüm dünya güzelliklerini attığımız için ya hiçbir şeyden zevk almama ; ya da yetişememe, yorulma ve tükenme senderumu yaşarız.
Bir şehre aşıksanız Akşehir size cevap vermez. Koynundan çıkarsanız boğulursunuz şehrin. Bir arabaya aşık olursanız. Elde edersiniz belki ama bir zaman sonra daha iyisini görürsünüz. Bir süre sonra eskir. Hevesiniz kaybolur. Siz başladığını beklenti noktasına geri dönersiniz. Yani kısır döngü ve mutsuzluklar tekrar başlar.
Oyda ki sevda öyle mi karşında seni anlayan kanlı canlı bir eştir o. Dokununca güller açan bir eş.
Gerçeğe odaklanmak gerekir onun için mutlu olmak için gereksinim duyduğumuz gerçeğe.
Kıymet bilindiğimiz kişide filizlenecek yine orada çiçek açacağız. Seveni kıymetsizleştirmeden sevgiyi sıradanlaştırmadan, bahanelere sığınmadan, vazgeçilmez olduğumuzu düşünmeden bizi sevene sevdiği gibi kıymet vermememiz gerekir.
Yarın çok geç olmadan bu gün elimizdekinin kıymetini bilmek gerekir.
Ne deniş atalarımız: “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. “ Fiziki şartların hiç bir önemi yok. Önemli olan kalpteki dünya sahip çıkmak orada mutlu olmak gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder